Kırkağaç kavunuyla ilgili durumun fotoğrafı aşağı yukarı şöyle:
(Aslında bu Türkiye’de ve daha birçok yer, kişi ve sektörde de görülen bir durum).
Ovanızda inanılmaz derecede lezzetli bir ürün yetiştiriyorsunuz.
O kadar ki, dünyaca bilinir hale gelmiş.
Sadece bilinir hale gelmemiş, aynı zamanda bölgenizin adıyla anılır olmuş.
Coğrafi işaretle mahreci tescil edilmiş.
Mayıs ayının sonlarına doğru tüm pazar, manav ve marketlerde satılan kavunlar, başka bölgelerde yestiştiği halde bu adla satılıyor, “Kırkağaç Kavunu.”
Hibrit olmayan tohumlara rağbetin sürekli arttığı bir dönemde sizin ürününüz kimbilir kaç yüzyıldır süregelen şekilde geleneksel tohumlardan yetiştiriliyor.
Ürününüz herhangi bir soğuk hava deposuna dahi ihtiyaç duymadan aylarca saklanabiliyor.
Ama siz bundan para kazanamıyorsunuz.
Hepsi elli bin dönümlük küçük bir ovada dağı taşı kavunla doldurup sipariş yetiştirememeniz gerekirken, siz kavunları döküyorsunuz.
Neden dersiniz?
Hazin bir durum.
Ve Türkiye’deki durumun da bir numunesi gibi…
