İtalya ve fotoğraf
2017 yılıydı, karar vermiştim, dünyayı dolaşacaktım.
İtalya’daydım. Venedik, Floransa ve Dolomitleri geziyordum. Dolomitleri, o muhteşem dağları anınca bir iç geçiriyorum.
Heyecandan bulutlardaydım. İtalya fotoğrafçılar için bir cennetti.
Fotoğrafı hayatımın merkezine alacak ve gezecektim. Pekala, ama nasıl olacaktı bu iş? Maddi olarak nasıl altından kalkacaktım?
Türkiye’ye döndükten sonra, mimari fotoğrafa ihtiyaç duyacaklarını düşündüğüm müşteriler aramaya koyuldum. Kısa zamanda Türkiye’deki pazarın bu tür fotoğrafçılığa hazır olmadığını keşfetmiştim. Belki hala hazır değildir. (Bu başlı başına ayrı bir hikaye.)
Lokasyon-bağımsız olmak
Dijital göçebe olarak, lokasyon-bağımsız bir iş kurmak ve dijital hizmet ve enformasyon ürünleri satmak ve gezmek dışında başka bir yol görünmüyordu.
Dijital hizmet demişken, hayatımda tattığım en iyi tiramisulardan biri eşliğinde bir müşterinin reklamını az önce yayımladım.
Şuracığa bir “laptop yaşam tarzı” fotoğrafı bırakarak ben de koroya dahil olayım.
Matruşka bebekleri
Konuya dönelim. Dijital hizmet ve enformasyon ürünleri satmak, gezmek ve fotoğraf yapmak. Plan buydu.
YouTube’da nasıl öne çıkılacağını öğrenmeye başladım. Herşey yolundaydı. Yavaş yavaş video üretmeye başlamıştım.
Bir süre sonra anladım ki; YouTube’da öne çıkmak, dijital pazarlamanın bir alt koluydu. Dijital pazarlama çalışmaya başladım.
Sonra anladım ki, o da pazarlamanın bir alt koluydu. Pazarlama çalışmaya başladım.
Yine bir süre sonra fark ettim ki, o da girişimciliğin bir alt koluydu. Girişimciliğe çalışmaya başladım.
Matruşka bebekleri gibi, bir konu öbürüne götürüyordu.
Bence çok önemli olan bu konuları öğrenmek için 3-4 yıl harcamıştım.
Girişimcilik
Futbolcular büyük paralar kazanıyorlar. Yine de bazıları kariyerleri sona erince birkaç yıl içinde batıyorlar. Aynısı piyangodan para kazananlar için de geçerli.
Birkaç ay önce Mike Tyson’un kalan son milyon dolarını rehabilitasyona harcadığı haberini gördüm. Kariyeri boyunca kazandığu 500 milyon doların son milyonu. Ve öylece bitivermişti.
Öte yandan, sıfırdan başlayıp istikrarlı bir şekilde önemli paralar kazanabilen insanlar var. Bu ikinci grubun bilip birinci grubun bilmediği birşeyler var demek ki…
Evet, meğer o gizli unsur, hayattaki pek çok şey gibi kafa yapısıyla ilgili olan girişimcilikten başka birşey değilmiş.
Öğrendiğim bu konular, kendi dijital varlıklarım için inşa ettiğim platform ve işleyişler zamanla bir butik dijital ajansa dönüşmüştü. Bu 3-4 senede daldığım dipsiz kuyudan hesap edilmeyen bir sonuç çıkmıştı. (Bu da ayrı bir hikaye).
Fotoğrafa dönüş
Tüm bu zaman boyunca fotoğraftan ayrı kalmıştım. Çok az fotoğraf yaptım ve fotoğrafı çok özledim.
Bu yıl, 2023 yılı, fotoğraf yolculuğumdaki onuncu yılım. 2013 Mayıs ayında biraz Photoshop öğrenmek amacıyla başlayan bu yolculuğun hayatımı nasıl değiştireceğini bilmem mümkün değildi.
Uzun bir aradan sonra nihayet fotoğrafa döndüm ve gayet mutluyum.
Bıraktığım yere dönmüştüm.
Bu yaz fotoğraf gezileriyle doluydu.
İlki İstanbul; sırf fotoğraf çekmek amacıyla 25 gün kaldım.
Daha sonra yine sırf fotoğraf amaçlı olarak on gün de Kapadokya’da.
Fotoğrafçılık adalelerimi hayli çalıştırmıştım.
Fotoğrafın bilinmeyen faydası
İstanbul’da, sırtamda bir çanta fotoğraf ekipmanı ile, günde 5-6 saat yürümekten 8 kilo verdim.
Bu da fotoğrafın bir başka faydası. Sanki pazarlama metninde parçaları görür gibiyim. 😛
Ağır diyet ve egzersizleri unutun. Fotoğraf çekin ve kilo verin. Özel kilo verme programıma katılın.
Aralık ayında bir başka sevdiğim yere gidiyorum. Fakat neresi olduğunu bu postta ifaşe etmeyeceğim.
Günün gezi kaydı
Akhisar
Egea
Yolculuk sırasında uğrayıp mola verebileceğiniz, yemek yiyebileceğiniz en iyi yerlerden biri olan Akhisar’daki bu yerin adı Egea. Tatlılar müthiş. Yetmiş yıldan fazla zamandır pastanecilik yapan bir aile işletmesi burası. Özellikle İstanbul ve İzmir arasında yolculuk yapıyorsanız hararetle tavsiye ederim burayı.
İçerisi aynı zamanda eski zeytinyağı ekipmanları müzesi.
Bu yazıyı şu an Egea’da yazıyorum.
Roka Yemek Evi
Kısacası, bugün komşu ilçe Akhisar’daydım. Gezi kaydı olarak sayılır mı bilmiyorum ama yine de yazacağım. Dijital göçebe günlüğü girişi diyelim.
Sabah tavsiyeye dayanarak Roka Yemek Evi’ne gittim. Tavuk suyu çorbası gayet güzeldi. İyi ki tavsiyeye uymuşum.
Köfteci Ramiz
Manisa’ya bağlı güzel bir ilçe Akhisar. Ortaokul ve liseyi burada burada okuduğumdan hatıralarla dolu.
Öğle araları Köfteci Ramiz’e giderdik. Hemen her gün.
Şimdi bir sürü şubeleri olan bir zincir oldu.
Fakat başladıkları ve pek çok uzun yıllar hizmet ettikleri yer burası.
Adım adım. Ulaşmak istediğin yere ancak bu şekilde gidebilirsin.
Dijital göçebe olmak noktasında hala tam olarak hedefe ulaşabilmiş değilim. Ama yakınım.
Güzellikler
Bunu da yolda yakaladım.
Tüm güzelliklere meftunum.
14 Eylül 2023.